5 Aralık 2013 Perşembe

Roman yazmak

Cefası çok sefası ise olmayan bir iştir. En azından benim için öyle.

 Modern çağda başarılı olan yazarlarımız gibi şerbetçilik yapmadıkça başarılı olamıyorsunuz maalesef. Eğer benim gibi çılgınlık yapıp da sırf içinizden geldiği için uzun soluklu bir roman yazma girişiminde bulunursanız, kendinize de en az benim kadar saygınız varsa işinizi yarım bırakmayıp oturup yazmaya başlıyorsunuz ve beklediğiniz tek şey zevk alarak yazmak, bitirmek ve sonuçtan hoşnut olmak oluyor. 

İşsiz misin diyeceksiniz. 

İşsizlikten değil, boş zamanlarımı yararlı bir şekilde değerlendirmek ve hayal gücümü kuvvetlendirmek için yazıyordum. Üstelik yaratıcılığımı da kuvvetlendiriyordu. Çok şükür yazmış olmaktan muzdarip değilim. 300 sayfaya yakın yazı yazmış olmak bana gurur veriyor. Her bir sayfasına ayrı özen gösterip, mantıki dizilimlere de son derece dikkat etmiş olmak sadece ve sadece kendime saygım olmasından kaynaklanıyor. Tıpkı peteğini altıgen inşa eden arının, işine gösterdiği saygı gibi. 

Sonrasında da bir çok yazı yazmışlığım var. Bir şiir kitabı bir de uzun öykü. Ancak bunları da aynı perspektifle yazdım. Bunları niye anlatıyosun be kardeşim diyeceksiniz. 

Bunları niye anlatıyorum? 

Gerçek bir roman yazarı olarak şerbetçileri değil, bu işi gerçekten isteyenleri gördüğüm için anlatıyorum.

Yer altından sevgiler canlar! 

2 yorum:

  1. Modern çağda başarılı olan diyip serbetcilikle suçlarken, başarıyı bilincaltinizda popülarite ya da kazanılan para olarak gördüğünüzü düşündürüyorsunuz.

    YanıtlaSil
  2. Toplumsal açıdan öyle görüyorum evet. Büyük çoğunluğun başarılı kabul ettiği kişiler, siz beğenseniz de beğenmeseniz de başarılı sıfatını taşımaya devam ederler. O açıdan dedim.
    Ancak şahsi boyuttaki başarıyı tamamen ama tamamen kişinin kendi şahsiyetine saygısıyla ilişkilendiriyorum.

    YanıtlaSil