25 Kasım 2013 Pazartesi

Taklit


Bir söz vardı. İlk duyduğumda göğsüme yumruk gibi düşmüştü. "Dur!" dedim "Dur!" Tekrar et." dedim adama.

Referans göstermeyi hiç sevmem ama böyle bir sözü de asla es geçemem. Zira bizim yıllardır içinden çıkamadığımız konu hakkındaydı bu söz. Batı medeniyetinden geri kalmamızla alakalıydı. 
Ne miydi?
İşte şuydu abarttığım söz.

"Bir toplum farklı bir uygarlığın kopyasını kendi ülkesinde üretmeye başladığı vakit yaratıcılığını yitirir proleter durumuna düşer." -arnold toynbee

Şimdi size Sunay Akın gibi özlü bir söz söyleyince karşısındakinden de aynı tepkiyi bekleyen adamı oynamayacağım ya da fıkrasının komikliğine kendini fazlasıyla inandırmış Hasan Mezarcı triplerine girmeyeceğim. 

Bu sözün sizde ne uyandırdığıyla alakalı zerre bir fikrim yok. Bu sözle ilgili tek söyleyebileceğim bende fazlasıyla şey uyandırdığı.

Kilit nokta yaratıcılık. (Üretkenlik de diyebiliriz), tamamen özgünlükle ilgili. Kendin olmakla, orjinal olmakla ilgili.

Onlardan daha fazla ürüne sahip olman değil mesele. İlk kıvılcımı kendinden bilerek yaratıcılığını tetiklemek. Elindeki sigara izmaretiyle bu samanlığı yakmak bir nevi. Samanlığı, yani kopyacı zihinleri. 

Ben sizin kafayı kırmış bir kardeşinizim. Siz neyseniz ben de oyum. Ben daldaki elmaya ağzınızın sulanmaması gerektiğini anlatmak isteyen, tohumun gücünü her fırsatta tecrübe etmenizi isteyen bir arkadaşınızım. "Ne yapmalıyız peki?" sorusunu bana değil kendi ruhunuza sormanızı isteyen bir adamım. 

Çünkü ben dahil herkes kendisine yakın bulduğu kişilerin değer yargılarıyla kendi değer yargılarını oluşturuyor. Ezberci mantıkla beynimizin sol lopunu devamlı sıcak tuttuğumuzdan her noktada dayatmalardan hoşlanır olmuş hatta zihnimizin olmazsa olmazı haline getirmişiz. 

Çevrenize baktığınızda, olaylar hakkındaki yorumlarına baktığınızda kaç kişinin orjinal akıl yürüttüğünü idda edebilirsiniz. Ben edemem. Bir kere ben tam anlamıyla öyle birisi değilim. Ancak çaba ne demek bilirim. Çünkü dünyayı değiştiren kişilerin bir takım kafayı sıyırmış adamın maddi alemden çok daha öteleri arzu ederek kafa patlatan kişiler olduğunun farkındayım. 
Belki biz dünyayı değiştiremeyiz ama bu zihin yapısına da sahip olmazsak gerçekleri etraflıca göremeyiz. Bu görüşe sahip birkaç egosundan arınmış kişinin standardın üzerinde işler başarabileceklerini tarih bize göstermiyor mu? 
O kadar problem varken bunlar konuşulacak şeyler değil mi diyorsunuz? 

Bunu söyleyen kişi, başı sıkışınca başkalarının çözümlerine sığınır ama. Ne diycem ben diye tutuşup falanca hocanın sohbetini youtube'tan aratır ama.
İşte bunlar, gözlerinin önündeki merteği farkedemeyen asalaklardır. Asıl problemleri öteleyip, suni gündemlerden nemalanan at sinekleridir.

İsrail gider müslümanı katleder. Bir patlamada 200den fazla insan ölür ve tek haber alma noktan olan medyadan işittiğin 5 ölü, 150 den fazla yaralı olduğudur. Tabi 3-5 sloganla yorgun düşünce elinden gelenin bu olduğunu düşünürsün. Çünkü sen karıncanın safım belli olsun geyiğini çok seversin. Asıl problemi çözebilecek fikirleri ortaya atmaktan acizsin çünkü. 

Ancak asıl çözüm için kafa yoramıyor olman, popülist çözümlere tutunmanı gerektirmiyor. Eleştirmeyelim mi dersen bilakis eleştirmelisin ama bunu kelebek ömürlü duyarlılıklarınla harmanlayınca da "kahrolsun bilmem ne!" den öteye de geçemiyorsun. O ne olcak. 

Dedim ya işte SEN taklitçi bir neslin proleter çocuğusun. (Yani amelesin.)

Ta 1839 tanzimat fermanından beri. Yaratıcı düşünce yapısı, lider hissiyatı elinden alınmış senin ve  medyayik kuklaların sloganlarını ağzına emzik yapmışsın. (Ben burda nefsimle konuşuyorum arkadaşım üzerine alınırsa nefsin, egon alınsın.) Senin yakın dönemdeki ataların kopya bir medeniyet için çalıştılar. İşte sen de onların bu yaptığından öteye geçemiyorsun. Küfürlü facebook güncellemelerin 0,2kp tan daha değerli değil. Sen küfür ettiğin için değerli değisin. Senin şahsiyet edinmek için girdiğin çaba değerli değil. Sen varya bi ürün daha uzun ömürlü diye onu daha değerli gören bi insansın. Sen malsın. Bunu kabul et. Sen aptalsın. Hala başkaları ne der diye düşünüyorsun. Mevcut yaşantınla kabul gördüğün çevreni yeni düşünce ufukları edinerek şaşkınlığa uğratmak istemiyorsun. 

Safım belli olsun geyiğini sevip benimsemeyin artık. Çünkü ne siz karıncasınız ne başınızdakiler İbrahim ne de.... Durun durun galiba Nemrutlar aynı.

Ya da şöyle söyliyeyim sana canısı. 

Karınca olmayı kabul edip rahat koltuğunda sahte duyarlılığınla kokmuş bir ete dönüşmüş kalbini rahatlatıp  elma soyamazsın sen. Sen insansın ulan insan. Bir karıncayla kendini özdeşleştiremezsin. Çık rüya postu giymiş kabusundan artık. Sen tarih boyunca tek bir kişi olmasına rağmen toplumların kaderini baştan yazan insansın.

Peygamber sana ne öğretti?

Seda sayanda tartışılsın diye 4 eşliliği mi? Canı sıkılan cebirciler hayatları boyunca bir işe yaramayacaklarını anladıkları matematik hesaplarıyla ayet numaralarıyla hokkabazlık yapsınlar diye formüller mi?
Falanca hocanın düşüncesini ayetten yukarda görmeni mi? Neyi öğretti olum söylesene... Sevgiline yollanmak için mi geldi bu Kuran, fırkalara ayrılmayın diye bas bas bağırdığı halde mezhep taassupluğu yap diye mi indi? İlk inananlar kendi canlarından yukarıda niye tuttular Kuranı? Ne için öldüler?? Git gide yozlaşan bir varlık olduğunu, şu anki mevcut şartların sorgulanacak bir tarafının olmadığını nasıl savunursun?

Sen asla ilk zamanki kadar mükemmele yakın olmadın. 

Çevrendeki yozlaşmalardan cesaret aldığından onlara karşı koymadın. Sonra sen de yozlaştın. Yakın dönem ataların yozdu. Sen de öylesin kabul et. Senin çocukların da en az senin kadar yoz olacak. Düşünce değişmeyince yaşantı da değişmez. 

Dedim ya işte bize keyifle içtiği sigarının izmaritini samanlığa atacak kişiler lazım. 

Neyse ne yeraltından sevgilerle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder